top of page

Tanrı Neden Kötülüklere İzin Veriyor?

  • Yazarın fotoğrafı: umuttoztekin
    umuttoztekin
  • 16 saat önce
  • 3 dakikada okunur

" Tanrı neden kötülüklere izin veriyor? Allah neden kötülüklere izin veriyor? Allah varsa neden dünyada kötülükler oluyor? Tanrı varsa neden kötü şeyler oluyor? "


Öncelikle, soruyu soran değerli kardeşimize teşekkür ediyoruz.


Tanrı neden kötülüklere izin veriyor? Allah neden kötülüklere izin veriyor? Allah varsa neden dünyada kötülükler oluyor? Tanrı varsa neden kötü şeyler oluyor?

Bu sorunun cevabını bulmak için en başa, her şeyin başladığı yere bakmamız gerekiyor.


Kutsal Kitap’ın ilk sayfalarına, Tevrat’ın Yaratılış bölümüne baktığımızda, Tanrı’nın dünyayı kaos veya acı içinde yaratmadığını görürüz. Yaratılışta her şey iyi ve mükemmeldi.

Hastalık, ölüm, savaş veya gözyaşı yoktu. Tanrı, insanı bu mükemmel düzenin içine, bizzat kendisiyle ve doğayla uyum içinde yaşaması için yerleştirdi.


Ancak burada kritik bir detay var: Tanrı, insanı iradesiz bir robot olarak tasarlamadı.


Eğer Tanrı isteseydi, bizi sadece iyiyi yapmaya programlanmış, asla hata yapmayan, asla kötülük düşünmeyen varlıklar olarak yaratabilirdi. O zaman dünya, hiç acının olmadığı ama aynı zamanda hiç sevginin de olmadığı mekanik bir tiyatroya dönerdi. Neden mi? Çünkü sevgi, ancak bir seçim olduğunda gerçektir.


Bir robotu sizi sevmesi için programlayabilirsiniz. Size her gün "Seni seviyorum" diyebilir. Zorla dayatılan sadakat, sadakat değildir. Tanrı bizimle gerçek, samimi ve gönüllü bir ilişki istedi. Bu yüzden insanlığa kainattaki en tehlikeli ve en değerli hediyeyi verdi: Özgür İrade.



Tevrat'taki o meşhur ağaç sahnesinde, insan yasak olana elini uzattığında Tanrı neden bileğini tutup onu durdurmadı? Neden o an göklerden inip müdahale etmedi?


Çünkü müdahale etseydi, özgür iradeyi yok etmiş olurdu. Bu adil olmazdı. Seçim hakkımızı elimizden alırdı. Tanrı, insanın yanlış yapma pahasına da olsa özgür olmasını, zorla itaat eden köleler olmamıza tercih etti. İnsan, özgür iradesiyle Tanrı’nın düzeninden çıkmayı seçtiğinde o mükemmel uyum bozuldu. Kapı aralandı ve o kapıdan içeri günah, ölüm ve bugün gördüğümüz o kaos girdi.


Tanrı ile ilişkimiz bozuldu. Birbirimizle ilişkimiz bozuldu. Doğa ile ilişkimiz bozuldu. Kendimiz ile olan ilişkimiz bile bozuldu. Kendimizden bile bazen nefret eder hale geldik.


Yani dünyanın şu anki hali, Tanrı’nın yetersizliğinin değil, insanın özgürlüğünün ve bu özgürlüğü kullanış biçiminin bir sonucudur.



Peki Tanrı Şimdi Nerede?


Tarihsel kökeni anladıktan sonra, bugünkü tabloya bakalım. Kutsal Kitap Tanrı hakkında üç şeyi netleştirir: Tanrı güçlüdür, Tanrı iyidir ve Tanrı bilgedir.


  • O Güçlüdür: Evreni yoktan var eden O’dur. O'nun için imkansız diye bir şey yoktur.

  • O İyidir: Merhameti sonsuzdur.

  • O Bilgedir: Biz olaylara buğulu bir camın arkasından bakarız. Resmin tamamını göremeyiz, sadece kenarları seçebiliriz. Ama O, tüm resmi görür.

Tanrı hem bu kadar güçlü hem de bu kadar iyiyse, neden hala kötü olaylar yaşanıyor?


Acının Kaynağı:


Hayatta acıya sebep olan üç temel kırılma noktası vardır:


A. Özgür İradenin Bedeli


Birinin sarhoş araba kullanıp kaza yapması Tanrı'nın güçsüzlüğü değil, insanın özgür iradesini kötüye kullanmasının trajik bir sonucudur. Özgür irade, hem büyük bir sevgi potansiyeli hem de büyük bir acı riski taşır. Tanrı riski göze aldı, çünkü bizi seviyordu.


B. Düşmüş Bir Dünya


Şu an yaşadığımız yer, artık mükemmel değil. Günahın girmesiyle birlikte dünya düştü ve bozuldu. Bu bozulma sadece ahlaki değil, fiziksel dünyayı da etkiledi. Hastalıklar, virüsler, doğal afetler, engelli doğumlar... Romalılar 8. bölümde dendiği gibi, dünya sanki doğum sancısı çeker gibi inliyor. Depremler ve yangınlar, bu kırılmış yaratılışın göstergelerinden bazıları.


C. Kötülüğün Güçleri


Görmezden gelemeyeceğimiz bir de ruhsal boyut var. Kutsal Kitap, kötülüğü organize eden, kışkırtan, görünmez ruhsal güçlerden bahseder. Terör veya saf kötülük içeren olayların arkasında, sadece insan hatası değil, bu karanlık ruhsal etkinin izleri vardır.


Bazen Acının bir amacı vardır


Bu belki de zor şeylerden biri. Ama acı anlamsız değildir.

  • Acı Bir Megafondur: Yazar C.S. Lewis’in dediği gibi, "Tanrı zevklerimizde bize fısıldar, vicdanımızda konuşur ama acılarımızda bağırır." İşler yolundayken Tanrı'yı unutmaya meyilliyizdir. Acı, bizi sarsar ve bu dünyanın bizim asıl evimiz olmadığını hatırlatır.

  • En Büyük Acı, En Büyük Kurtuluşu Getirdi: Tanrı, acıyı uzaktan izlemedi. İsa Mesih çarmıhta, Tanrı'dan ayrı kalmanın o korkunç acısını yaşadı. (İnsan bedeni yönü)

    Tanrı'nın en büyük zaferi, en büyük acı (Çarmıh) aracılığıyla geldi. Bu bize şunu söyler: Acı, hikayenin sonu değildir.


Bilgi güzeldir ama canınız yanarken bu bilgiler belki de acınızı tam olarak dindirmez. Şu an acı çekiyorsanız, işte bu süreci atlatmanıza yardımcı olabilecek bazı adımlar:


  • Duygularınızdan Korkmayın: Kutsal Kitap'taki Habakkuk peygambere bakın. Tanrı'ya kızgın olduğunu söyledi, sordu, sorguladı. Tanrı onu çarptı mı? Hayır. Öfkenizi, şüphenizi O'na dökün. O, bu duyguları kaldırabilecek kadar büyüktür.

  • Tanrı'nın Yanıtı, O'nun varlığıdır: Tanrı acıyı her zaman anında yok etmeyebilir ama O'nun dediği şudur: "Seninle olacağım." İsa Mesih, tanıdığı Lazar öldüğünde ağladı. O, acılarımıza uzaktan bakan soğuk bir yönetici değil, bizimle birlikte olup bizi teselli eden bir Tanrı'dır.

"Artık size kul demiyorum. Çünkü kul efendisinin ne yaptığını bilmez. Size dost dedim." (Yuhanna 15:15)

  • İnsanlara İzin Verin: Acı bizi izole eder. Yapmayın. Güvendiğiniz kişilere dertlerinizi açın.



Acı çekiyoruz çünkü seviyoruz. Acı çekiyoruz çünkü dünya, Yaratılış'taki halinden uzaklaştı.


Ama umutsuz değiliz. Kutsal Kitap'ın sonlarında muazzam bir ayet vardır.


" Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” (Vahiy 21:4)

Konu hakkında bir film için yazıya tıklayınız : Baraka (The Shack)

bottom of page