top of page

Tanrı İnsanları Cehenneme Yollar mı?

  • Yazarın fotoğrafı: umuttoztekin
    umuttoztekin
  • 9 saat önce
  • 3 dakikada okunur

" Siz Hristiyanlar Sevgi Tanrısı diyorsunuz ama Tanrı insanları cehenneme yollar mı? Neden Tanrı insanları cehenneme yollar? Allah neden insanları cehenneme yollar? "


Öncelikle, soruyu soran değerli kardeşimize teşekkür ediyoruz.


Tanrı insanları cehenneme yollar mı? Neden Tanrı insanları cehenneme yollar? Allah neden insanları cehenneme yollar?

İncil okumalarında insanların karşılaştığı en dikkat çekici detaylardan biri nedir biliyor musunuz? İsa Mesih’in cehennem konusundan asla kaçınmamasıdır.

Genellikle insanlar Tanrı’nın yargısı veya gazabı gibi kavramları daha çok Eski Ahit'e (Tevrat ve Zebur dönemine) yakıştırır, İsa Mesih'i ise sadece "sevgi pıtırcığı" gibi düşünür. Oysa gerçek şu:

İsa Mesih, Kutsal Kitap’taki diğer herkesten çok daha fazla cehennemden bahsetmiştir.


Kabul etmek lazım, cehennem üzerine konuşmak veya düşünmek kimsenin hoşuna gitmez, iç karartıcıdır. Ama bir şeyin hoşumuza gitmemesi, onun gerçek olmadığı anlamına gelmez. Eğer İsa Mesih iddia ettiği kişiyse (yani insan bedenindeki Tanrı’ysa) ölümden sonra bizi nelerin beklediği konusunda söylediklerine kulak kabartmalıyız.


Peki, İsa Mesih Cehennem Hakkında Neler Söyledi?


1. Orası gerçek bir mekan: Bu kulağa çok basit gelebilir ama önemli bir nokta. İsa, Luka bölümünde "öldü, gömüldü ve cehenneme gitti" derken mecazi bir anlatım yapmıyordu.


Yani bizlerin bazen çok kötü bir gün geçirdiğimizde "cehennem azabı çektim" dememiz gibi sadece üzgün veya depresif hissetmekten bahsetmiyor. Ya da bu dünyada başımıza gelebilecek en kötü felaketlerden (yeryüzündeki cehennem) söz etmiyor. Fiziksel ölümün ötesinde, varoluşun devam ettiği gerçek bir yerden bahsediyor.


2. Korkunç bir yer: İsa oradaki insanların acı ve ıstırap içinde olduğundan bahseder. Şöyle düşünün: Bu dünyada inansın veya inanmasın, şükretsin veya görmezden gelsin; Tanrı herkese bir tür lütuf sağlar. Güneşin doğuşu, lezzetli bir yemek, dostluk, umut, aşk...


Bunların hepsi, kaynağı Tanrı olan hediyelerdir. Ancak ölümün diğer tarafında işler değişiyor. İncil'e göre ya Tanrı'yla ve O'nun bu güzel hediyeleriyle yaşarız ya da O'nun olmadığı, dolayısıyla hediyelerinin de (huzur, neşe, sevgi, güvenlik) zerresinin bulunmadığı bir yerde oluruz. İyi olan hiçbir şeyin olmadığı bir varoluşu hayal etmek bile zor.


3. Geri dönüşü yok: İsa, cennet ile cehennem arasına "büyük bir uçurum yerleştirildiğini" yani kimsenin karşı tarafa geçemeyeceğini söyler. Yani ikinci bir şans, "cezayı çekip çıkma" durumu veya bir kaçış maddesi yoktur. "Cehennemde şu kadar yıl cezamızı çekeriz ve ardından cennete gideriz, çünkü imanlıyız" da yoktur.


4. Sonsuzdur: İsa orayı sık sık "asla sönmeyen bir ateş" olarak anlatır. Garip gelebilir ama aslında hepimiz sonsuza dek yaşamak üzere yaratıldık. (Adem ve Havva Tanrı gibi olmak istemeseydi, bizler sonsuz yaşayacaktık, ölüm olmayacaktı.)

Sormamız gereken soru, bu sonsuzluğu nerede geçireceğimizdir.



  • Orası adil bir yerdir:


Burası insanların en çok takıldığı yerdir. Ama mantık şudur: Cehennem, Tanrı'nın sevgi dolu yönetiminin olmadığı yerdir ki oraya gidenler zaten hayatları boyunca tam olarak bunu, yani Tanrı'sız olmayı tercih etmişlerdir.


Hiçbirimiz mükemmel değiliz, bu yüzden Mükemmel Olan'ın dünyasında yaşamayı hak etmiyoruz. Çünkü o kusursuz yere leke sürecek hiçbir şey girmeyecektir.


Tanrı hem sevgi doludur hem de mükemmel derecede adildir. Tıpkı bir suçlunun mahkemede ceza almasını adil bulduğumuz gibi, Tanrı’nın kurallarını ihlal edip O'nun dünyasında yaşayan bizlerin de bir yargıyla yüzleşmesi adildir.

Aslında bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Hiçbirimiz mükemmel olmadığımıza göre, asıl soru "Neden insanlar cehenneme gidiyor?" değil, "Nasıl oluyor da birileri cennete gidebiliyor?" olmalı.


Eğer hayat sadece adalet üzerine kurulu olsaydı, hepimizin sonu hüsran olurdu. Ama inanılmaz haber şudur:

Tanrı, bizim gibi kusurlu insanların, ölümden sonra O'nun kusursuz krallığında yaşayabilmesi için bir yol açtı.


Bunu da Oğlu İsa aracılığıyla yaptı. İsa dünyaya yargılamak için değil, kurtarmak için geldi.


"Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun." (Yuhanna 3:16)

İsa, bizim hak ettiğimiz o "ayrılık" cezasını kendi üzerine alarak, bize asla hak edemeyeceğimiz bir yaşam sundu. Çarmıhta "Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdığında, insan bedeni olarak Yaratıcıdan ayrılma deneyimini yaşadı. O an, bizim yerimize cehennemi (Tanrı'dan mutlak ayrılığı) deneyimledi. Böylece biz bunu yaşamak zorunda kalmayalım diye...


Bu sayede cehennem artık kaçınılmaz bir son değil, kaçınılabilir bir tercih haline geldi.



Sonuç olarak elimizde bir seçim var. Cehennemden kaçınmak ve Tanrı'nın krallığında bir yaşam sürmek mümkün. Tek yapılması gereken yönümüzü Tanrı'ya çevirmek ve İsa'nın bizim yerimize yaptığı fedakarlığı kabul etmek.


Maalesef birçok insan bu lütfu reddetmeyi seçiyor. Şimdiki hayatta Tanrı'nın hediyelerinin tadını çıkarıp O'nu yok saydıkları gibi, ölümden sonra da O'nsuz bir sonsuzluğu, yani kendi tercihlerinin sonucunu yaşıyorlar.


Hristiyanlar (ve İsa Mesih), cehennemden insanları korkutmak için bahsetmezler. Tam tersine, uçuruma giden birini uyarmak gibi düşünün bunu.

Amaç sevgidir. Bu konuların konuşulmasının tek sebebi, İsa’nın sözlerinin doğru olduğuna inanılmasıdır.


Cehennem gerçektir, korkunçtur ama O’nun ölümü ve dirilişi sayesinde oraya gitmek zorunda değilsiniz...

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page